Müslüman, Allah’a ve Resul’üne teslim olmuş insan demektir.
Allahtan başka ilah olmadığına Muhammed (ﷺ)’in onun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik etmenin manası budur.
Bugün dahil olduğumuz bütün sistemler gibi dahil olduğumuz ve seçtiğimiz İslamın da kendine ait bir disiplin sistemi ve kuralları vardır.
Hiçbir çalışan, patronundan izinsiz çalıştığı yerden mesai saatlerinde ayrılamaz. Hiçbir öğrenci, ders saatlerinde hocasının izni olmadan sınıftan çıkamaz.
Çünkü çalışmak için işe giren insan, “çalışan” vasfını kuşanarak artık kendini patronuna teslim etmiştir. Okul kaydını yaptıran çocuk ise “öğrenci” vasfını kuşanarak kendini hocalarına teslim etmiştir. Kendilerini buralara dahil eden insanlar, bu sistemlere teslim olmuşlardır. Teslim oldukları için de önlerine çıkan kurallara uymak zorundadırlar.
Uymadığı taktirde hocasından veya patronundan muhakkak bir ceza alacaktır.
Aynı şekilde kelime-i şehadet getirerek “müslüman” vasfını kuşanan insan da kendisini Allah’a ve Resul’üne teslim etmiştir. Bu teslimiyetten sonra yapması gereken şey, dahil olduğu sistemin kurallarını yerine getirmektir.
“Elhamdülillah müslümanım” dedikten sonra namaz kılmamak, oruç tutmamak, haramlardan ve faizden uzak durmamak, müslüman olduğu için hamd edilen Allah’ın kurallarını hiçe saymaktır. Onu aradan çıkarıp nefsimize ve keyfimize göre hareket etmektir.
Halbuki Rabbimiz bizden nefsimize değil, “Allah’a ve Resul’üne itaat etmemizi, sistemin içinde bulunan kurallara” uymamızı istiyor. Çünkü müslüman olmanın gereği budur.
Dahil olduğumuz sistemlerde bulunan kurallara karşı gösterdiğimiz hassasiyeti, Rabbimizin koyduğu kurallara karşı da gösterelim. Taşıdığımız “müslüman” vasfını hakkıyla taşımaya gayret edelim. Allah’ı ve Resul’ünü aradan çıkarmak yerine üzerimize düşen itaat görevini yerine getirelim.
“Elhamdülillah Müslümanım” derken kime hamd ettiğimizin ve hangi sisteme dahil olduğumuzun farkında olarak yaşamaya gayret edelim.